MTTB’nin Kapatılmaya Çalışılması

Mesela bir başka meseleyi anlatayım:

Türkiye’yi fırtına gibi kasıp kavuran bir anarşi dalgası ardından suçlu arayan siyasî araştırıcılar, kanunî sınırlar içinde vazife gören kuruluşları kapatma kararı alan bir Dernekler Kanunu hikâyesini ortaya çıkardılar. Hâlbuki anarşi, derneklerin hudutlarını çoktan aşmış, legal ve illegal gayri kanunî teşkilâtlanmalarla devletin kalbine yönelmişti.

Dernekler Kanunu’nun hazırlanması belli bir ihtiyaca cevap vermek ve o zaman yürürlükte bulunan Cemiyetler Kanunu’nun boşluklarını doldurmak gayesiyle hazırlanmıştı. Fakat kanun, hazırlanışından yürürlüğe giriş tarihine kadar geçen zamanda muhtevasını bir hayli değiştirmiştir. Hâlen faaliyette bulunan derneklerle ilgili fesih maddesi hükümet ta-sarısında ve Millet Meclisinde kabul edilen şeklinde yok iken, Cumhuriyet Senatosu’nda bu madde eklenmiş ve bunu da Millet Meclisi aynen benimsemiştir.

Böylece derneklerin kapatılabilme kararı mahkemelerden alınmış ve hükümet konseyine devredilmiştir. Dolayısıyla T.C. Anayasası’nın dernek kurma, kapatma ve kapatılma ile ilgili amir hükmü çiğnenmişti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir anayasası bulunduğunu ve yapılan her kanunun bu anayasanın amir hükümlerine uygun olarak hazırlanması icap ettiğini bilmezlikten gelenler tarafından hazırlanan ve tamamen Anayasa’ya aykırı maddelerle dolu olan Dernekler Kanunu’nun tatbikatı elbette güç olacaktır. Çünkü T.C. Anayasası’na uygun düşmeyen hükümlerin, bir hayli ihtilâfa yol açacağı âşikârdır.

22 Kasım 1972 tarihinde TBMM’de kabul edilen ve 2 Aralık 1972 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 1630 sayılı Denekler Kanunu büyük yanlışlıklarla tatbikat safhasına konulmuştur. Dernekler Kanunu incelendiği zaman, kendi maddeleri arasında çelişkiler bulunduğu ve Anayasa’nın tanımış olduğu hakları zedelediği açıkça görülmektedir.

Yeni kanuna göre, öğrenci teşekküllerinin merkezleri ve şubeleri ile faaliyet konularına ait idare yerleri, üniversite, fakülte, akademi ve bunlara bağlı enstitü ve yüksek okullar, diğer her türlü resmî ve özel eğitim ve öğretim müesseseleri, yurtlar ve müştemilâtında açılamayacaktı.

Hâlen üniversite, fakülte, akademi ve bunlara bağlı enstitüler, yüksek okullar, öğrenci yurtları, resmî ve özel eğitim ve öğretim müesseselerinde faaliyet gösteren bütün öğrenci dernek, federasyon; birlik ve benzerleri, bu kanunun yürürlüğe girmesiyle “infisah” etmiş sayılacaktı. Ayrıca; bütün üniversite, yüksek okul ve enstitülerde birden fazla öğrenci derneği kurulamayacaktı.

25 Kasım 1972 tarihli SABAH gazetesi: MTTB BAŞKANI, “DERNEKLER KANUNU ANAYASA DIŞIDIR!” DİYOR.

Millî Türk Talebe Birliği Genel Başkanı Ömer Öztürk dün düzenlediği basın toplantısında derneklerin kapatılma kararını tamamen antidemokratik ve Anayasa dışı bulduğunu belirtmiş ve «Bu kanun özellikle ülkemizin tek öğrenci kuruluşu olan birliğimizi hedef almıştır.» dedi.

MTTB Genel Başkanı özetle şunları söylemiştir:

«Teklif edildiği günden beri hakkında birçok tartışmalar yapılan ve reformlar esasında mütalâa edilen bu kanun, antidemokratik hükümlerle dolu ve reform niteliğinden mahrum bir şekilde çıkmış bulunmaktadır. Teşkilâtımız ve bu arada mer’iyetteki kanunlar çerçevesinde meşru faaliyetlerini yürütmekte olan diğer dernekler Millet Meclisinin kabul ettiği geçici 1. maddesini, Senatonun geçici 3. madde ile tadil etmesi neticesi suçsuz ceza ihdasına gidilerek Anayasa ve bütün hukuk kuralları çiğnenmiş ve infisah ettirilmişlerdir.

Senatonun tadili ile Millet Meclisinin katıldığı geçici 3. madde münhasıran MTTB’yi hedef almıştır. Bu madde şöyledir:

Bu kanunun 4. maddesinin son fıkrasında anılan üniversite, fakülte, akademi ve bunlara bağlı enstitüler ve yüksek okullarla sair her türlü resmî ve özel eğitim ve öğretim müesseselerinde kurulu ve hâlen faaliyet gösteren dernek, federasyon ve öğrenci birlikleri bu kanunun yayınlandığı tarihte infisah etmiş sayılırlar.

Bu noktada, bu kanunun mutlaka veto edilmesini, Meclisin hatasını düzeltmesine imkân tanınmasını Cumhurbaşkanı’mıza arz ediyor, bu hükmün doğuracağı mesuliyeti hatırlatıyor ve bu vebalden kurtulmasını istirham ediyoruz.

Öteden beri üzerinde tartışılan dernek kurma hakkının belirlenmesi, hükümet komiserinin yetkilerini demokratik ülkelerde görülmemiş şekilde genişletilmesi, bildiri, toplantı ve gösteri hakkının sansüre tâbi tutulması gibi Anayasa’nın tanıdığı temel hak ve özgürlüklere tamamen zıt hükümler maalesef düzeltilmeden olduğu gibi “Meclisten geçirilmiştir”. Kanun’un bu hâliyle hangi tarihteki reforma uyduğunu idrak şuurlu kişilerin işi değildir. Şurası bilinmelidir ki, bu durumu Millî Türk Talebe Birliğinin kurulduğu 1916 yılından beri buna benzer merhalelerden biri kabul ediyor, teşkilâtımızın daha aydınlık ve güçlü günlerinin itekleyici unsuru olarak değerlendiriyoruz.

Millî ve manevî değerlerine bağlı Türk gençliğinin yetişmesinde ve dolayısıyla mensup olduğu asil Türk milletine hizmet yolunda çalışanlar, bu yolda daha büyük şevkle ve kararlılıkla devam edeceklerdir. Menhus bir oyunun plânlayıcıları ve oyuncuları Milliyetçi Türk gençliğinin sancağını yere düşüremeyeceklerini bilmelidirler. Bu böyle biline…»

ALLAH’A TEVEKKÜL

Kabul edilen bu kanun tasarısının geçici 3. maddesine göre Talebe Birliğinin kapatılması gündeme gelmişti. Bu konu ile ilgili gerekli temasları yapmak için 23 Kasım 1972 günü Ankara’ya gittim.

Ben Ankara’da iken bizi çekemeyenler Birliğe gelerek orada fitne çıkartır, arkadaşları yanlış yönlendirir, daha kapatılmamış olan Talebe Birliğini bir oldubittiye getirerek kapatırlar korkusu içerisinde idim. Ankara’dan Talebe Birliğini aradım. Telefonu Raşit Ürper açtı. Ona “Şu andan itibaren Genel Başkan Vekili sensin. Ben ne diyorsam onu tatbik edeceksin. Ne yapılacağını da talimatnâme şeklinde kâğıda yazarak Bekir’e veriyorum. Bu talimata göre hareket edersiniz. Bekir’i de hemen gönderiyorum.” dedim.

Benden sonra gelen başkanlar benim kendi paramla yolculuk ettiğimi bilemez, Birliğin parasıyla uçağa bindiğimi zannederek, kendileri de Birliğin parasıyla uçağa binerler, diye bütün yol masraflarımı şahsi paramdan karşılamama rağmen uçağa binmiyordum. Ama o gün çok acil diye Bekir’i de yine şahsi paramla uçağa bindirdim. Ama maalesef Bekir o kâğıdı ne Raşit’e ne de başka birine vermiş. Zaten o günden sonra da görüşmedik Bekir ile… (Şu an Kayseri Kocasinan Belediye Başkanı)

O gün ben akşama kadar Ankara’da çalıştım ve gece uçağıyla İstanbul’a döndüm. Gece saat 24.00’te Talebe Birliği’ne geldim. Bir de ne göreyim, bütün aldığım tedbirlere rağmen o gün, gündüz başlayarak 1562 metrekare dört kat olan Talebe Birliğinin tamamını boşaltmışlar, yedi kamyon eşya gitmiş, her yer eşyalarla dolmuş, kalorifer peteklerini sökmeye başlamışlar…

İçerisinde eski başkanların da olduğu birlikçi denen adamlar, (İsimlerini vermeye gerek yok) başkanlık odasında oturmuşlar.

“Talebe Birliği artık kapatıldı. Israr etmeye gerek yok. (O sırada da Milli Nizam Partisi kapatılmış eşyalarına da el konulmuştu.) Milli Nizam Partisi gibi Birliğin eşyalarına da el koyarlarsa şer’an mes’ul olursun.” diyerek ısrarla bu yaptıklarının (Talebe Birliğinin boşaltılmasının) doğru olduğunu savunuyorlardı.“Yahu Talebe Birliğinin kaç kuruşluk eşyası vardı, satsan da bir şey etmez netice itibari ile!” dedim. Yine de ısrarla aynı şeyleri söylemeye devam ettiler.

Bunun üzerine onlara “Kesin sesinizi, ben genel kurulun üçte iki oyu ile seçildim, karar da bana ait mesuliyet de… çıkın buradan!” dedim.

Bu ısrarlı tavırları ile bana şimdiye kadar hiç yapmadığım işi yaptırdılar.

O oturumda bulunan Tesisler Müdürü Mustafa Timuçin Aslan’a dedim ki: “Mustafa şu kapıyı aç, şu adamların hepsini kapıya koy tamam mı? Eski başkanlar, bilmem neler. Kapıyı da üstlerine kapat.”

O adamları Talebe Birliği’nden gönderdikten sonra arkadaşları (300-500 kişi) topladım. Onlara “Arkadaşlar Talebe Birliği inşallah kapatılmayacaktır. Bize bu konuda gerekeni yapmak düşer… Üzülmeyin ye’se kapılmayın. Allah (c.c.)’e tevekkül edin…” dedim. Ve o gece boşaltılmış olan Talebe Birliği’ne sabaha kadar boya badana yaptık. Sabah erken saatte de eşyaları tekrar yerlerine yerleştirdik.

Ertesi gün 24 Kasım 1972 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde MTTB manşete taşınmıştı.

FIRSATÇILARA CEVAP

24 Kasım 1972 tarihli CUMHURİYET Gazetesi:

YENİ CEMİYETLER KANUNU UYARINCA MTTB VE 36 DERNEK FESHEDİLMİŞ SAYILACAK

Üniversiteler ve yüksek okullara bağlı bütün öğrenci kuruluşlarının feshedilmesini öngören Yeni Cemiyetler Kanunu’nun Cumhurbaşkanı tarafından Meclisten çıktığı şekliyle onaylanması hâlinde, MTTB ve buna bağlı 36 dernek kapatılmış olacaktır.

EŞYALAR ÇIKARILIYOR

Yeni durum üzerine, MTTB yöneticileri, bina içindeki eşyaları dışarıya çıkarmaya başlamıştır. Dün gece Cağaloğlu’nda bulunan MTTB binasında hummalı bir çalışma göze çarpmış, bina içindeki eşyalar, geç saatlere kadar kamyonlara doldurularak götürülmüştür, diye yazmış, bir de resim koymuştu.

Ben de o gün saat 11.00’de basın toplantısı tertip ettim. Basın toplantısından önce Cumhuriyet gazetesi yazı işleri müdürü Oktay Akbal ile telefonla görüştüm. Olayların hakîkatlerini iyice araştırmadan, iç yüzünü öğrenmeden yaptıkları bu haberden ötürü onu iyice bir fırçaladım…

Tabi ki bu basın toplantısında 1000 senelik devlet ve medeniyetimize karşı çıkan, Türkiye’nin temellerine dinamit koyan, kahraman Mehmetçiğe silâh çeken ve vicdanı sızlamadan onu vuranların koruyuculuğunu yapan bu gazete mensuplarından hiç kimse yoktu. Zaten gelmelerine de lüzum yoktu. Onların geleceği yerler, arzuladıkları yerler, elbette bizim yanımız olamazdı. Basın toplantısına bu gazete hariç bütün gazeteciler gelmişlerdi.

Basın toplantısında söyleyeceklerimi söyledikten sonra, Cumhuriyet gazetesini gösterdim “Bu sahtekârların adına ‘Cumhuriyet!’ yakışmıyor, görüyorsunuz!” dedim ve gazetecilerin elinden tutup bütün birliği gezdirdim. Ben buraya boya badana yaptım, Onlar “Birlik kapatıldı, eşya kaçırıldı.” diye başlık atmışlar.

Böylece Cumhuriyet gazetesi ve başyazarı Oktay Bey rezil oldu.

Kaynak: Ma‘nevî Evlâdı Ömer Muhammed Öztürk’ün Sohbetleri