Muhterem Ömer Öztürk, Bir Neslin Ömer Ağabeyi
Türkiyemizin çok yönlü tarihî faaliyetleri olagelmiştir. Düşünce tarihi, sanat tarihi, siyasi tarih bunlardan bir kaçıdır.
Bir de eğitim tarihi, bir de üniversite gençliği tarihi, bir de îmân ve İslâm adına aksiyon tarihi vardır. İmam-Hatip okulları, eğitim tarihinde çok mühim bir yer tuttukları gibi, ‘üniversite, gençlik, îmân ve İslâm’ adına, aksiyonerlik adına, Millî Türk Talebe Birliği’nin yeri pek müstesnadır. Bu Birlik, Türkiye’nin yakın tarihinde çok mühim hizmetlere, faaliyetlere imzasını atmış, oldukça önemli fonksiyonları icra etmiştir.
Millî Türk Talebe Birliği’nin en mühim meyvelerinden biri de, bu teşkilatta görev yapan zevatın Türkiye’de mühim yerlerde görev almaları olmuş, gittikleri yerlerde MTTB’de aldıklarını yansıtmışlar, hizmetlerine ömür boyu devam etmişlerdir.
Muhterem Ömer Öztürk’e gelince; o sadece Millî Türk Talebe Birliği başkanlığı yapmakla kalmayıp müttefakun-aleyh bir tasavvuf çeşmesinden beslendiği, Mahmud Sâmi Efendi hazretlerinden feyz aldığı için, hizmeti de zülcenaheyn olmuş, hem Türk fikir hayatına, hem eğitim hayatına, hem de tasavvuf ekolüne uzun seneler hizmet vermiş, vermeye devam etmekte, yaşadığı sürece de vereceğini ispat etmiş bulunmaktadır.
İlim, irfan, ihlas ve sebat onu en iyi ifade eden kelimelerdir. 40 yıl önce ne söylüyorsa bugün de aynısını söyleyebilmek; nefsin, şeytanın ve çevrenin aksi tesirlerinden uzak kalabilmek ancak mânevî bir kontrolde bulunan mâneviyat ehli kişilerin yapabileceği bir iştir. Günümüzde; Hz. Peygamber (s.a.v.)’in; “İslâm garip başladı, başladığı gibi (bir hâle) dönecektir. Ne mutlu gariplere!” ölçüsünün sırrına inşaallah mâ-sadak olan bir kimsedir Ömer Öztürk.
İlimdeki ve dindeki derin vukufiyeti, salâbeti, ashâbın ahlâkıyla ahlâklanıp yaşayarak tebliğde bulunmasıyla Ömer Öztürk bir ekol olmayı başarmış bir şahsiyettir.
Fatih Gençlik Vakfı, onun hem evladı, hem delikanlısı, hem mirasçısıdır. Vakıf bünyesinde gerek hizmet veren, gerek hizmet alan gençler ise onun moral kaynağı ve hiç yan etkisi olamayan antibiyotiğidir. Kendisini bu vakıf faaliyetleri münasebetiyle tanıdım, çeyrek asırdır aynı antibiyotiğin küçük dozajını kullanmanın zevk-i rûhanisini yaşadım.
Üstad Necip Fazıl’ın:
‘Başını bir gayeye satmış kahraman gibi,
Etinle kemiğinle bu dâvânın malısın’
sözü, Ömer Öztürk Bey’i belki en iyi anlatan beyittir.
Ömer Öztürk Bey’i farklı kılan bir başka yön de inandığı dünyaya göçünü gerçekleştirmiş olması, Medine-i Münevvere’ye yerleşmiş olmasıdır. Bu husus; sözle, lafla gerçekleştirilecek bir iş değildir. Bu iş Halep’te 30 arşın atlayacağını iddia edip 3 arşın bile atlayamayanlara karşılık 50 arşın birden atlama işidir.
Kendisi siyasete karışmadığı hâlde siyaset dünyasındaki itibarı onu ‘siyaset üstü’ kılmış, siyasetin içine girenlerdeki ‘solma, pörsüme, eskime’den de onu kurtarmıştır.
Ömür boyu hizmet, sıhhat, âfiyet dileklerim ve hürmetlerimle…