ÜNİVERSİTE YILLARI
Üniversiteyi şu an Marmara Üniversitesi rektörlük binası olarak kullanılan Sultanahmet’te İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde okudum. Okula kaydım olduğu hâlde devam mecburiyeti olmadığı için devam etmiyordum. O zamanlar ticaretle uğraşıyordum. 1964 senesinde bizim aile şirketlerine ortak olarak 37. Grup Ticaret Odası’na Demirciler Grubu’na kaydolmuştum. “Talebe birliği” mevzuu ortaya çıktı. Çeşitli vesîlelerle 48. dönem yönetim kurulu üyesi oldum.
Tabi “Talebe Birliği”nde yönetim kurulunda bulunuyordum, yönetim kurulu güya en üst organdı ama bir fonksiyonu yoktu. Toplantı da yapmaz, karar da almaz, başkanın aldığı kararla yılda sadece iki defa toplanır o kadar.
1970 DÜNYA GENÇLİK KURULTAYI
İşte 70 senesinde, Amerika “Dünya Gençlik Kurultayı”nı topluyordu. Yüksek tahsil gençliğini temsil etmek için Talebe Birliği’nin temsilcisini istediler. Birkaç kişi bulduk, onlar da Gençlik Spor Başkanlığının lisân imtihanını kazanamadı. Yine iş bize düştü. Ben kendim gitmek istemiyordum çünkü o zamana kadar dersleri geri bırakmaya, sınıfta kalmaya alışık değildim. Derslerin bir kısmını bırakıp 70 yılında Temmuz’da Amerika’ya gittim.
Dünya Gençlik Kurultayı’nda 26 gün kaldık. Tamamıyla Amerikan propagandası… Dünyanın çeşitli ülkelerinden gençlik temsilcilerini toplamışlar. Orada Amerikan emperyalizminden konuşuluyor. Barış komitesi başkanı Filistinli, kırmızı başörtülü Muhammed adında Müslüman çocuktu. Herkese beşer dakika konuşma müddeti tanınıyor. Rus delegesi 25 dakika konuştu bir şey demedi. Ben konuşmaya başladım, beş dakika sonra konuşmamı hemen kesti. Sözlerimi bitirmeme izin müsaade etmedi. Ben de dedim ki: “Hepimiz kalkıp Amerikan emperyalizminden bahsediyoruz neden Rus emperyalizminden bahsetmiyoruz.” Ardından İslam ile alakalı birkaç şey söyleyince mikrofonu kapattı. O sırada (1968’de) Rusya Çekoslovakya’ya girmişti. Hatta giriş öyle ki başbakan Alexander Dubçek direnmeye kalktı. Adamın ağzını burnunu kırdılar, döverek Moskova’ya götürdüler. Memlekete geldiğinde, “Banyoda ayağım kaydı da yüzüm gözüm, onun için böyle!” demişti. Banyoda düşen adamın bütün vücudu çürük içerisinde olmaz herhâlde.
Dışarı çıkınca ona dedim ki: “Sen ne biçim Müslümansın Rus’u 25 dakika konuşturdun, 5 dakika sonra benim konuşmamı kestin!”
O da: “Taraf tutuyor demesinler diye böyle yaptım!” dedi.
“Peki, Rus’a 25 dakika müsaade edince taraf tutmuş olmuyor musun?” dedim.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİNASINDA MESCİD
Açılış konuşmasını Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri yapmıştı. Teker teker elimizi sıktı “Hoş geldiniz!” dedi. Sıra bize geldiğinde, “ Benim size bir maruzatım olacak, nasıl bulurum sizi?” dedim.
“Genel Sekreter odası var, özel kalemime müracaat et, görüştürürler seni.” dedi.
Özel kaleme genel sekreterle görüşmek için müracaat ettim. Genel Sekreter (U. Thant)’a “Burada kırk küsur Müslüman ülke temsilcisi, bir sürü de Müslüman var. Namaz kılmamız lazım, bize bir oda tahsil etseniz de namaz kılsak.” dedim.
“Ne lazım?” dedi.
“Kullanılmamış temiz bir halı olursa, bir de 40 kişinin namaz kılacağı bir oda olursa bize yeter.” dedim.
Hakîkaten bize yeni halıyla döşenmiş bir oda verdiler. Cuma namazı için de yüksekçe bir basamak istemiştim, onu da verdiler.
New York Müslümanlarının namaz kıldığı bir cami vardı, oraya gittik. O Cemiyet’ten namaz kıldıracak, hutbe okuyacak bir imam istedik. Mısırlı bir adamcağız gönderdiler Allah selâmet versin; tam 1,5 saat hutbe okudu. Ben zaten Müslüman ülke temsilcilerinin hepsini yalvara yakara namaza çağırmıştım. Toplantı başladı, diye çıktı gittiler. İmam, ben ve Endonezyalı bir Müslüman kaldık.
Çünkü geç kalırlarsa verilen 100$ harcırahı alamayacaklardı.
Mısırlı İmam da fırsat bu fırsat, dünyanın her tarafından gelmiş olan bu gençleri nereden bulurum diye 1,5 saat hutbe okudu.
Allah’ın lûtf-u keremi 26 gün, günde üç vakit Birleşmiş Milletler binasında bağıra bağıra hoparlör ile ezan okuttum. Mısırlı arkadaş (Allah razı olsun) orada üç vakit ezan okudu, gelenlere de namazlarını edâ ettirdi. (Beş namaz vaktinin üçünde orada bulunuyorduk.)
Tabi bunu mühim bir şey diye ele alıp incelersen çok mühimdir. Ne olacak dersen o zaman da diyecek bir şeyim yok. Birleşmiş Milletler binasında kuruluşundan bugüne kadar, başka hiç ezan okundu mu acaba? Ben hatırlamıyorum.
DÜNYA GENÇLİK KURULTAYI’NDAN SONRA KANADA’DA KONFERANSLAR
Amerika’daki Dünya Gençlik Kurultayı’ndan sonra bir haftalığına Kanada’ya gitmiştim. Buraya iştirak edenlerin sayısı daha azdı. Toplantıyı tertip edenler, önce konuşma metnini istiyorlar, sonra konuşmayı da o metne dayalı olarak yapmamızı istiyorlardı. (Metinleri de vardı ama bulabilirsek faydalı olur).
Birkaç konuşma yaptık. Orada kendimize göre bir şeyler söylemeye çalıştık.
Türkiye’de de UNESCO’nun çeşitli toplantılarına iştirak ediyorduk. UNESCO Türkiye Milli Komitesi Başkanı Vildan Asır Savaşır vardı. İstanbul’da koca koca profesörler giderdi o toplantılara, para da veriyorlardı, uçak bileti de. (O zaman uçağa binmek bayağı bir şeydi, önemli mesele idi.) Böylece birkaç beynelmilel toplantıya iştirak ettik.
Kaynak: Ma‘nevî Evlâdı Ömer Muhammed Öztürk’ün Sohbetleri