Azim ve çalışkanlık çocukluklarından beri Muhterem Ömer Öztürk’ün öne çıkan vasıfları olmuş, bu sayede yöneldikleri her işte –bi-iznillah– muvaffak olmuşlardır. Birkaç saatlik uyku ile günlerini geçirmekte; ümmet-i Muhammed (s.a.v.)’den birinin meseleleri, bundan kaynaklanan üzüntü ve bedenlerindeki hastalıklar sebebiyle çoğu zaman uykudan mahrum kalmakta, gece-gündüz dünya rahatını terk etmektedirler. “Biraz istirahat buyursanız” diyenlere, “İstirahat kabirde” cevabını vermişlerdir.
Yirmi Dört Saatte Yirmi Beş Saat Çalışabilmek
Eski arkadaşlarından birinin tespiti:
– Ben yirmi dört saatte yirmi beş saat çalışan sadece Ömer Bey’i gördüm!’
MTTB başkanlığı zamanında kendisinin en çalışkan mesai arkadaşlarından biri, genel sekreter olan Yusuf Akkaya bile:
– Ömer ağabey, siz kendinize üç genel sekreter tâyin edin, sekizer saat çalışalım biz bu çalışmaya ayak uyduramıyoruz. Kusura bakmayın! demiştir.
***
1977 senesinde trafik kazâsı geçirdikten sonra dokuz ay yatmıştı. İhvandan, Hazret’in sevdiği ehlullahtan bir zât (Allah rahmet eylesin) Ömer Öztürk’e der ki:
– Ey Ömer! Bel kemiğinin kırılması hoş bir şey değil; ama senin belin kırılmazsa sen nasıl duracak, nasıl oturacaktın? Sen durmayan, oturmayan bir adamdın. Allah’ın bu takdiri karşısında bundan sonra artık oturarak hizmet etmen gerekecek.
“Sen oturduğun yerden hizmet et diye başına böyle bir kazâ geldi” diyen o ârif kimsenin kastettiği, hızlı bir çalışma temposunun durması, yavaşlaması idi. Kazâdan sonra artık istese de koşamazdı.
Muhterem Ömer Öztürk’ün şu anki sağlık durumu, oturarak hizmet etmesine bile müsait değilken, azim ve metaneti ile hizmetine devam etmektedir.
Bütün bunların temelinde kendisinin cihat anlayışı yatmaktadır. Canlarıyla ve mallarıyla; başta nefse karşı olmak üzere an-be-an, gün-be-gün ve ömür boyu süren ve her seferinde Allah’ın izniyle galip gelinen bir cihat…