Tasavvuf ehli âlimler güzel ahlâk sâhibi insanları şöyle anlatmışlardır: Onlar yüksek mertebeye yerleşmiş bulunan istikamet ehlidir. Onlar, bu halleriyle avam içinde görünürler. Öyle ki, zâhir ehli, onları kendi emsâli olarak görür.
Gönül hâllerini, halkın idrâkinden örtmek için, dış yüz âlimleri gibi, amellerini sevap için yaptıklarını göstererek, hakikat sırlarını keşfettiklerini ve kendilerinin marifet ve muhabbet ehli olduklarını ortaya atıp iddia etmezler.
Yine onlar, mizahî üslûplu ve taklit kokan sözler söylemezler; tertemiz bir ifadeyle, zarif bir edâ ve hoş sözlü olarak asla meclisi sıkmaz ve topluluğa ağır gelmezler. Görünüşleri ve anlattıkları, gayet mâkul ve makbul olup tevazu ve oturaklı bir ahlâk içinde bulunurlar.[1]
Ehlullahın ahlâkının genel özelliklerinin anlatıldığı bu kısa girişten sonra; Muhterem Ömer Öztürk’ün her biri numune-i imtisâl olan ahlâkî özelliklerinden bahsedelim.
Tevfik Allah (c.c.)’dandır.
[1] Seyyid Abdülhakim-i Arvasi (k.s.), Riyâzu’t-Tasavvufiye, s. 82.